Lütfen telefonunuzu dik konuma getiriniz.

Tanıtım

Genel Bilgiler

Radyasyon Onkolojisi; iyonize radyasyon kullanarak kanser, bazen de kanser dışı hastalıkların tedavisini amaçlayan, radyasyonun etkilerini, tümörlerin davranışlarını inceleyen ve bu konularda eğitim ve araştırma yapan bir ana bilim dalıdır.

Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı, kanserin multidispliner tedavisinde cerrahi ve sistemik tedavilerle birlikte kullanılan ana 3 önemli tedavi yönteminden biridir. Radyoterapi genellikle diğer yöntemlerle birlikte kullanılabildiği gibi tek başına da tedavide kullanılabilmektedir. Son yıllarda Radyasyon Onkolojisi dalında kullanılan cihaz ve uygulamalarda, bilgisayar teknolojisindeki gelişmelere paralel büyük gelişmeler yaşanmıştır.

Tıp fakültesi eğitiminde radyasyonun fiziksel ve biyolojik etkilerinin tanınması, radyoterapi uygulamaları ve endikasyonlarının öğretilmesi, tedaviye bağlı erken ve geç yan etkilerin tanınması ve radyasyon kazaları hakkında bilgi verilmesi amaçlanmaktadır.

Anabilim dalımızda uzmanlık eğitimi alan asistan hekimlerin; Radyasyon Onkolojisi tedavi ilkeleri ile ilgili doğru ve yeterli bir eğitim almaları temel hedeftir. Tüm asistanlarımız bulundukları yıl ve eğitim düzeylerine göre görevler alarak eğitim görecekler, araştırma projelerinde çalışacak, ulusal ve uluslararası kongrelerde mesleki bilgi ve görgülerini geliştirecek, ayrıca içinde bulundukları bilimsel çalışmaları sunarak deneyim kazanacaktır.

TUK’ da kabul edildiği üzere Radyasyon Onkolojisi Eğitim süresi 5 (beş) yıla çıkarılmıştır. Rotasyonlar; Genel Dahiliye 4 ay, Hematoloji Onkoloji 2 ay, Tıbbi Onkoloji 6 ay (2 ayı Palyatif Bakım ünitesinde), Radyoloji 1 ay, Nükleer Tıp 1 ay şeklinde düzenlenmiştir.

Üniversitemiz bünyesindeki 4 SUAM’da Radyasyon Onkolojisi Eğitim Kliniği bulunmaktadır.


Tarihçemiz

X-Ray ilk olarak 1895’te Alman fizikçi Wilhelm Conrad Roentgen tarafından fotoğraf filminde renk değişmesine neden olan “yeni bir ışın çeşidi” olarak tanımlandı. Ne olduğu bilinmiyen bu ışına X- ışını adı verildi ve sonraları Röntgen'in buluşuna atfen bu ışınlar Röntgen ışınları olarak anılmaya başlandı. Aynı tarihte Roentgen'in arkadaşı olan Herr Kolliker, X-Ray makinesinin önüne elini koyup ışınlıyarak ilk kez elin kemik yapısının radyografisini çekmeyi başardı. X Ray’ın tedavi amaçlı ilk kullanımı ise 1897’de Profesör Freund tarafından gerçekleştirildi. Profesör Freund Viyana Tıp Topluluğunda hairy mol tedavisinde X Ray’i kullandı. 1897'de Rutherfort Uranyumdan çıkan alfa ve beta ışınlarını buldu. 1898’de Curie’ler ilk radyoaktif madde olan radyumu buldular. 1898'de Villard Radyumdan çıkan ışınların, X-ışınları ile ayrı özellikte olan foton ışınları olduğunu gösterdi .Aynı yıl Bequerel radyoaktivite kavramını geliştirdi ve üç yıl sonra ilk radyobiyolojik deneyi istemeden de olsa gerçekleştirdi. Sol cebinde altı saat süre ile unuttuğu 200 mg’lık radyum paketi iki hafta içinde cildinde önce eritem, sonra ülserasyon gelişmesine neden olmuştu. Ancak bu reaksiyonlar birkaç hafta içinde tamamen düzelmişti.

1910’lu yıllarda radyasyon fiziği açıklığa kavuşana dek radyasyon; cerrahlar, dermatologlar ve jinekologlar tarafından kullanılmaktaydı. Yapılan çalışmalarda radyasyon kanser tedavisinde mucizevi bir yöntem olarak rapor ediliyordu. Ancak zamanla bu vakalarda tümörde rekürrens geliştiği normal dokularda ise ciddi boyutlarda hasar oluştuğu görüldü. Bu uygulamalarda bazı eksikler vardı; normal dokuların tolerans dozu bilinmiyordu ve verilen radyasyon dozu hesaplanmıyordu. Kullanılan röntgen tüpleri düşük enerjili X-Ray üretiyordu. Yüksek doz uygulamalarında cerrahiye eşdeğer sonuçlar alınıyordu. Ancak hastalar kısa dönemde akut reaksiyonlar nedeni ile kaybediliyordu .1919’da Curie Enstitüsü’nden Ragaud, fraksinasyon fikrinin doğmasına neden olan ünlü çalışmayı gerçekleştirdi. Koyunların testislerini X-Ray ile ışınladı. Koyunlara bir seferde yüksek doz verildiğinde sterilite gelişiyordu ama beraberinde şiddetli cilt reaksiyonu oluşuyordu. Aynı dozu belli periyotlara bölerek verildiğinde ise sterilite gelişmesine rağmen cilt reaksiyonu oluşmamıştı. Bu modelde testis hızlı büyüyen tümörü, cilt ise normal doku yanıtını gösteriyordu.

1922’de Paris’te Uluslararası Onkoloji Kongresi’nde klinik radyoterapinin ayrı bir medikal bilim olarak ele alınması kararlaştırıldı.Aynı kongrede Cautard ve Hautant larinks kanserinde radyasyonun ciddi sekel yaratmadan tedavi amacı ile kullanılabileceğini gösterdiler. 1934’te Cautard radyasyon tedavisinde fraksinasyon şemalarını geliştirdi.

Ülkemizdeki Gelişmeler

X-ışınlarının bulunuşunun, Osmanlı İmparatorluğu döneminde 29 Ocak 1896 tarihli "La Semaine Medicale" isimli Fransız'ca bir tıp dergisinden öğrenildiğini görmekteyiz. Dr. Esad Fevzi ve Dr. Rıfat Osman isimli iki Osmanlı hekiminin ilk uygulamalara başladıklarını tıp tarihçileri yazmaktadır. Bu iki doktorun ilk röntgen fotoğrafı, Boyabatlı Mehmet adında bir ere ait olup sağ bileğindeki şarapnel parçası resmedilmiştir. Dr.Esat Fevzi ve Dr.Rıfat Osman, bu ilk denemeden sonra uygulamayı yaygınlaştırmak amacı ile Yıldız Hamidiye Sultan İmparatorluk Hastanesi baş cerrahı Prof.Dr.Cemil Topuzlu paşaya başvurmuşlar ve Padişah Sultan Abdulhamit'in izinleri ile röntgen aygıtını hastanenin cerrahi kliniğine kurmuşlardır. 1897'de Osmanlı-Yunan savaşı sürerken yaralılar da Selanik, Edirne ve İstanbul hastanelerinde bu aygıtlar tanı amacı ile kullanılmakta idi.

Dr.Sufyan Bey'in, diğer öncü hekimlerle birlikte, devlet hastanelerinde röntgen laboratuarları kurması yanında 1900 yılında bazı malign tömürlü hastaları tedavi ettiğini öğreniyoruz. 1903 senesinde daha gelişmiş bir röntgen aygıtının Yıldız Hamidiye Etfal Hastanesinde kurulmasından sonra Dr. Rasih Emin Beyin, Dr.Cemil Topuzlu Paşa ile 30 hastayı tedavi ettiği bilinmektedir.

Ülkemizde ilk radyoloji kürsüsü Şişli Etfal Hastanesinde kurulacaktı. Dr.Tevfik Berkman'a doçent ünvanı verilerek bu kuruluşun başına atandı.1934 yılında Almanya'dan Prof. Friedrich Dessauer'in de radyoloji bölümünün başına gelmesi ile kürsü şimdiki İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsünün yerine taşındı. Türkiye'de kendisine o sırada Şişli Etfal Hastanesi radyoloji bölümü başında olan doçent Dr.Tevfik Berkman ve Dr. Muhterem Gökmen yardımcı olarak görevlendirildiler.Çalışma programında diagnostik ve terapötik radyoloji iki ayrı bölümde organize edilmişti. Deri kanserlerinin tedavisi yine Almanya'dan gelen Dr. Uhlman'a ,diğer tümörlerin tedavisi ise Dr.Berkman'a verilmişti Enstitünün radyoterapi bölümüne yüzeysel tedavi için bir Chaoul kontakt terapi ve 110 KV'lik yüzeysel tedavi aygıtı kurulmuştu. Bunların yanında derin tedavi için bir 200 KV'lık aygıt yerleştirilmişti ve tasarımını Dessauer'in yapmış olduğu 400 KV'lik bir diğer cihaz geliştirilmişti.Dessauer'in ayrılmasından sonra enstitünün başına Dr.Tevfik Berkman geçti.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Profesörler Kurulu 1963 yılında radyoloji kürsüsünün radyodiagnostik ve radyoterapi olarak ayrılmasına karar verdi. Prof.Tevfik Berkman radyoterapi kürsüsü direktörlüğüne seçilmişti.Çapa Radyoterapi Kürsüsü'nün Türk radyoterapi ve onkoloji tarihinde etkileri çok büyüktür. Bu Enstitüsünden yetişmiş olan öğretim üyeleri,ülkemizde radyasyon onkolojisinin temel taşlarını oluşturmuşlardır.Burada yetişmiş üç bilim adamı vardır ki Türk Radyasyon Onkolojisine damgalarını vurmuşlar ve hatta genel anlamda Türkiye'de Onkolojinin gelişmesine ivme katmışlardır. Bu kıymetli insanlar Prof.Dr.Reha Uzel, Prof.Dr.Nijad Bilge ve Doç.Dr.Seyfettin Kuter'dir.İlerleyen yıllarda bu hocalarında katkılarıyla diğer üniversitelerimizde radyoterapi kürsüleri kurulmaya başlanmıştır.

Akademik Kadromuz

Dr. Öğr. Üyesi LASİF TÜRKER SERDAR
Dr. Öğr. Üyesi LASİF TÜRKER SERDAR

Erişim Bilgilerimiz

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Trabzon Tıp Fakültesi
Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi Numune Kampüsü
İnönü Mah. Kahramanmaraş Cad.
Ortahisar/TRABZON

+90 462 333 00 30-31

+90 462 333 00 32

radyasyononkolojitrb@sbu.edu.tr